Londra'da Ilk Acil Deneyimi

Uzun bir zaman sonra yeni bir post olarak Londra'da ilk acil deneyimimi anlatacağım. Yıllarca yurt dışında bir ülkeye taşınmakta ayak sürüdük biz ve bunun en büyük sebebi diğer ülkelerdeki hastane ve doktor deneyiminden korkmamızdı; hastalığımın yönetebilir olmadığı dönemlerde aklımızdan bile geçiremezdik sanıyorum. Fakat nihayetinde sağlıklı olduğum bir dönemde taşındık aslında çok da düşünmeden. Başlangıçta 4 saat uçak yolculuğu en kötü morfinle beni uyuşturup Türkiye'ye taşırız gibi bir fikir vardı aklımızda ama geçtiğimiz Perşembe gecesi ben bir anda ağrılanıp acillik olunca bu düşündüklerimizin pek de mümkün olmadığını gördük sanıyorum.
Benim 10 yılı aşkın süre önce olduğum ameliyet son 3 yıldır zaman zaman regl dönemlerinde başıma bela olabiliyor. Ameliyat yerim tam olarak ileum bildiğim kadarıyla ince ve kalın bağırsağın birleşim noktası oluyor bu nokta tam olarak. Ve yine bu noktada regl dönemine az zaman kala tüm beden şişerken bağırsak da nasibini alıyor bundan ve şişiyor; fakat ameliyat bölgesinde var olan deformasyon (ameliyattan ötürü form o noktada bozuk) dar boğaza sebep oluyor ve bu da tıkanmayla son buluyor. Ben bunu bir şekilde ön göremeyip sıvı beslenmeye geçmezsem mideden dalgalar halinde yükselen keskin bir ağrı ile acilde son buluyorum. Hele bir de o tıkanıklık ilerleyemediği için yukarı çıkma eğilimiyle mide bulantısına dönüşüyorsa işte tam o noktada alarmlar çalmaya başlıyor. Türkiye'de Crohn hastası olarak acile gittiyseniz ve acil doktoru aklı başında biriyse sizi tedavi edemeyeceğini bilir ve olabildiğince hızlı bir şekilde sakinleştirici, vitamin ve ağrı kesiciden oluşan bir serum bağlayıp, mümkünse ağrıyı kesip sizi eve yollar. Peki bu iş Londra'da nasıl gerçekleşiyor?

Benim hikayem özelinde bir deneyim olduğu için biraz önce zaman akışını vermek istiyorum. Çarşamba akşamı yemekten sonra biraz keskin bir ağrı hissettim ama bu katlanılabilir bir ağrıydı, sanırım bu yüzden çok üzerinde durmadım; ağrı puanım 3-4/10. Dahası gecenin ilerleyen saatlerinde de bu ağrı geçti, pekala gaz sancısı da olabilir diye düşündüm bu yüzden. Ertesi sabah her zaman yaptığım gibi bir kahvaltı yaptım, tuvalete çıkmakla ilgili bir problemim de yoktu üstelik. Fakat saat 11 civarında sancı geri geldi ofiste tüm günü böylece geçirdim ama tıkanıklık olsa tuvalete çıkamayacağımı düşündüğüm için de normal bir şekilde öğlen yemeğimi yedim. İlerleyen saatlerde ağrı hala yerinde duruyordu çalışırken falan arada kafamı masaya koyma ihtiyacı hissediyordum ama ağrı katlanılabilirdi; puanım 5/10. O gün ofisin Pub Crawl etkinliği vardı herkesle birlikte ona katıldım; arkadaşlarımla sohbet ederken falan ortamdan arada koptuğum oluyordu. Bu sürede 3 adet Gin-soda içtim belki biraz ağrıyı uyuşturur diye düşündüm; ve ağrı olduğu için de hızla tükettim - kötü bir fikir bu bunu yapmayın!!! O arada 1-2 dilim ince pizza yedim ve ağrım o noktadan sonra artmaya başladı. Dolayısıyla etkinliğin yarısında ben herkese veda ettim biraz dinleneyim diye; ofise yürüdüm bilgisayarımı alayım belki yarın gelemem çok artarsa diye düşünerek. Ofisteyken ağrım hafiflemişti, bilgisayarı alıp yürüyüp metroya binip eve gidecekken kendimde o cesareti bulamadım. Başka arkadaşlarımın yanına gidip oturdum ve yaklaşık 500 ml kadar soda içtim yardım etmesi umuduyla. Gecenin sonunda eşim gelip beni masada bembeyaz ağrıyla oturur görünce hemen kalktık. Önce metroya girdik dayanırım sandım ama yürüyen merdivenlerden aşağı indikçe nefes alamamaya başladım ve hemen çıkıp Uber çağırdık. O noktada da havanın güzel bir perşembe gecesi olmasının azizliğine uğradık çünkü kimse kabul etmedi bizi mecburen daha yüksek sınıf ve yüksek ücret bir versiyonunu çağırdık. O geldi arabanın içinde limon kolonyası kokuyordu biraz rahatladım o kokuyu alınca sonra da yol boyunca mide bulantısıyla umarım kusmam diye dua ederek eve vardık. Yatağa yatıp 1 saat kadar uyumayı başardım o noktadan sonra ağrım biraz hafifti. Hala sabaha geçer diye umut ediyordum bu esnada, sonra ise mide bulantısıyla uyandım. 

Artık kaçınılmaz olanı yapıp kustum ve o noktadan sonra her şey yokuş aşağı gitti... Hemen arkasından ağrım durdurulamaz bir noktaya vardı 10/10 diye skorluyorum ağrıyı kendi içimde, bu kadar sert bir yerde. Acil kaçınılmaz oldu ve hemen yine bir Uber çağırıp hastaneye gittik. Özellikle Uber'i vurguluyorum çünkü bir taksi opsiyonu olarak elinizde yalnızca böyle uygulamalar var ve bizim henüz bir aracımız yok. Hastaneye kısa sürede vardık ama ben ayakta duramıyorum 2 büklümüm; resepsiyona durumu açıkladı eşim, kendisinden doğum tarihim ve soyadı bilgim istendi sonra da size hemşire seslenecek o zaman içeri girebilirsiniz şimdi oturup bekleyin dediler. Bu noktada acili tarif etmem gerekiyor; her birinin aralığı bir demir kolçakla ayrılmış, sert tahtadan sandalyeler grubu. Bazıları sırt sırta o yüzden ortasına şeffaf plastikten bir plaka konmuş. İçeride hastalar, hasta yakınları ve bir adet de evsiz bir adam var. Bu ortamda ben sıramın gelmesini bekliyorum; uzanamıyorum, oturamıyorum öyle acayip iki büklüm bir halde duruyorum ve saat bu esnada 12.30. Eşimin 1 kez daha resepsiyona gidip bekliyoruz bir 10 dakikadır ama dayanamıyor ağrıya demesi üzerine bizi içeriye aldılar. Hemşire bazı sorular sordu ağrıya ve sebebine dair ve sonra bana 1 paracetamol ve 1 adet codeine den oluşan 2 hap verdi ağrımı kessin diye. Sonra bizden o bekleme alanına gidip beklememizi 1 saate ağrı geçmezse haber vermemizi istedi. Bu arada bana bir de idrar yapmam için bir kap verildi, hamile olup olmadığımı kontrol etmek için. Biz bekleme alanına döndük, yürüyen sandalye gibi bir şey bulduk ve ben ona oturunca biraz daha konfora kavuşmuş oldum. Paracetamol neyse de codeine bir çeşit morfin ve babama kanser hastalığının son ağrılı dönemlerinde verdikleri çok güçlü bir ağrı kesici bu yüzden o ilacı içtim ama baya sarsıldım aslında bir yandan da o kadar sert bir ağrı kesiciyi vermeye gerek duymuş olmalarına.
Ağrı kesiciyi aldıktan 1 saat sonra saat yaklaşık 1.30 aslında bedenim çok uyuşmuş ve uyumak istiyor ama mümkün değil çünkü hala çok ağrım var. Bu sebeple hemşireyi tekrar bilgilendiriyoruz; "Bilge'nin ağrısı devam ediyor..." Hemen arkasından benden çok hızlı bir şekilde kan alınıyor çünkü hala ağrının geçmemiş olması sıkıntı sonra da bana bekle fakat ne yazık ki bekleme süren uzun olacak ortalama 4 saat diyorlar. Saat 2 civarında artık ağrım baya azalmıştı benim ama hala var. Bu esnada kafasının üstüne düşenler, parmağı kopma noktasında kesilenler, sarhoşluktan kaza geçirenler gibi bilimum hastalıkta insan gelmeye devam ediyor. Ben bu şekilde sabah 6.30'a kadar doktorun beni görmesini bekledim ve bu bir sürü açıdan çok zor. Öncelikle evsiz bey ayakkabısını çıkarttı uyumak için hatta çorabını falan da çıkarttı ve içeriyi korkunç bir koku kapladı, zaten orada karın ağrısı, mide bulantısı arasında gidip gelen ben iyice zorlanmaya başladım; bu olur bir şey değil. Bir ara bir çift girdi içeriye ikisi de çok şık çocuk kızın parmağını tutuyor, kızın histerik bir şekilde nefes alamadan ağlıyor; çünkü kızın parmağı kopmuş neredeyse. Ben onu görüp olayı duyunca, ağlamaya başladım artık sinirlerim taştı çünkü.
Doktorun beni görmesine gelecek olursak sabah 6.30'da dediğim gibi aldı beni. Sabaha kadar çalışmış olmanın verdiği yorgunluk bedeninden akıyor. Söylediğim her şeyi minimum 3-4 kez tekrar etmem gerekiyor çünkü anlayamıyor yorgunluktan. Sonra kan değerlerimi kontrol ettik birlikte hepsi iyi yükseliş trendinde hatta. Durumu açıkladım kendisine bunun ilk kez yaşanmadığını sebebinin ne olduğunu falan... Sonra safra kesesi taşı şüphesi olabileceğini düşündüğü için sorduğu her sorunun cevabı negatif olmasına rağmen safra kesesi taşında ötürü de olabilir bu ağrı dedi. İ-na-na-mıyorum!!! Beynimde biz burada ne yapıyoruz ya bu adamla diyorum kendi kendime. Bu arada bizim Türkiye'deki gibi pratisyen hekimler yok acilde baya normal "tecrübeli" doktorlar var. Ben o yüzden ekstra şok oldum bu saçma sapan acilde geçen 7 saate. 
Sonuç ise şu; elle muayene edip bağırsağımın biraz gergin olduğunu ama hareketlilik olduğunu, biraz haşlanmış sebze tüketmemi ve yumuşak beslenmemi öğütleyerek bizi yolladı. Ama Crohn hastalığı uzmanlığı olan hemşirem ve doktorum bu noktada lifli sebze yerine patates püresi ve likit beslenme öneriyorlar. Bu yüden ben likit beslenmeyle devam ediyorum. Bu yüzden de buradaki bir sıvı mama markası olan "Huel", kefir, yoğurt, çorba alternatifleriyle yoluma devam ediyorum. Hastanenin aciline ise puanım 3/10.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Humira ile 2 yılın ardından

Tebrikler Humira'yi Bırakmaya Hak Kazandınız!