Ağız Yarası (Aft) Behçet Demek Değildir
Yazılanları takip edenler az çok bilirler ki doktorların crohn hastası olduğumu farketmeleri yıllar aldı ve bu süreçte bana başka başka tedaviler uygulanıp, başka başka hastalıklar yakıştırıldı. Bunların arasında en önemlisi ve beni en mahfeden tedavi de Behçet tedavisi oldu...
Bir ağız yarası düşünün hiç bitmiyor; biri bitiyor bir diğeri başlıyor ve bu öyle bir ağız yarası ki bir tanesinin geçmesi bile bir aydan fazla sürüyor. Dahası açıldığı bölgeyi de davul gibi şişiriyor ve bir de bunu ortaokul dönemindeki çocuğunuzun yaşadığını düşünün, ne yapardınız? Ben o zamanlar diş teli tedavisi görüyorum ve tedavi gördüğüm yer bizi cildiyeye yönlendirdi. Öyle korkunç ve korkutucuydu ki durum hemen Türkiye'nin en iyi cildiye doktoru arandı ve bulundu. O zamanlar doktorların hem hastanede hem de özel yerlerinde çalışma hakları var. Bu muhteşem doktor Cerrahpaşa hastanesinde çalışıyor ve aynı zamanda Kadıköyde de muayenehanesi var. Doktora ulaşmak istiyorsanız, önce muayenehaneye gitmeniz gerekiyor; ücretse inanılmayacak derecede uçuk. Bir şekilde önce Bahariyedeki muayenehaneye gittik, doktor kendinden emin "Behçet hastasısın" dedi. Behçet hastası olabilmek için 3 majör, bazı da minör bulgular vardır, 3 majör bulgudan eğer 2'si tutmuyorsa o kişiye Behçet diyemezsiniz; bu çok iyi ünlü doktor dedi. Yaraların geç iyileşmesine sebep olarak da vücudunda kendini iyileştirme mekanizması iyi çalışmıyor, bu yüzden çok geç iyileşiyor yaraların; ayrıca tenin çok hassas bu yüzden sert şeyleri yememeye çalış dedi. Peki deyip tedaviye başladık, ama bir yandan da içimizde bir şüphe başka ünlü doktorlara gittik cevap hep aynı; Behçet. Sadece Hacettepedeki bir doktor; "Behçet olamaz; bu çocuğun hem yaşı Behçet için çok küçük, hem de 3 majör bulgudan sadece 1 tanesi o da ağız yarası tutuyor başka bir şeydir bu" dedi. Ama onun dışında tüm doktorlar Behçet dediği için, başka hastalık peşinde koşturmadık ve ben tüm o doktorların yanlış tedavileri yüzünden, hem iç organlarım zarar gördü, hem de 1.60 boyumla 62 kg'ya ulaştım. Şimdi o Cerrahpaşalı doktoru çok ünlü kanallarda konuşurken gördükçe aklıma o günlerde bana kafasına göre koyduğu o tanı ve saçma açıklamaları ile böbreklerimi öldürecek ilaç için "ömrünün sonuna kadar bu ilaçla yaşamak zorundasın" deyişi geliyor. "O ilaçlar yüzünden benim yumurtalıklarımda kist oldu ve ameliyat olmak zorunda kaldım." diye yüzüne bağırasım geliyor ve muayenehanesine ödenen her kuruşu haram ediyorum. Hatırlayınca yeniden kan beynime sıçradı ve konudan uzaklaştım.
Seneler sonunda öğrendik ki, aslında ağız yarası demek bir çok hastalığın sebebi olabilir demekmiş ve o ağız yaralarının sebebi aslında bağırsakda oluşan yara imiş. Dahası bu yaşadıklarımdan sonra benim gibi bağırsak hastası insanlarla karşılaştığımda öğrendim ki bir çok kişiye de benim gibi önce Behçet tanısı konmuş. Sonrasında iki ayrı zamanda Behçet tedavisi gören 2 kişiyle tanıştım ve onlara yaşadığım bu hikayeyi anlatıp, bağırsaklarını kontrol ettirmelerinde fayda olabileceğini söyledim ve ne mi oldu? İkisi de aslında bağırsak hastası çıktı. Demem o ki ağız yarası behçet demek değildir, bir çok hastalığın ve özellikle de bağırsak hastalığının sebebi olabilir.
Bir ağız yarası düşünün hiç bitmiyor; biri bitiyor bir diğeri başlıyor ve bu öyle bir ağız yarası ki bir tanesinin geçmesi bile bir aydan fazla sürüyor. Dahası açıldığı bölgeyi de davul gibi şişiriyor ve bir de bunu ortaokul dönemindeki çocuğunuzun yaşadığını düşünün, ne yapardınız? Ben o zamanlar diş teli tedavisi görüyorum ve tedavi gördüğüm yer bizi cildiyeye yönlendirdi. Öyle korkunç ve korkutucuydu ki durum hemen Türkiye'nin en iyi cildiye doktoru arandı ve bulundu. O zamanlar doktorların hem hastanede hem de özel yerlerinde çalışma hakları var. Bu muhteşem doktor Cerrahpaşa hastanesinde çalışıyor ve aynı zamanda Kadıköyde de muayenehanesi var. Doktora ulaşmak istiyorsanız, önce muayenehaneye gitmeniz gerekiyor; ücretse inanılmayacak derecede uçuk. Bir şekilde önce Bahariyedeki muayenehaneye gittik, doktor kendinden emin "Behçet hastasısın" dedi. Behçet hastası olabilmek için 3 majör, bazı da minör bulgular vardır, 3 majör bulgudan eğer 2'si tutmuyorsa o kişiye Behçet diyemezsiniz; bu çok iyi ünlü doktor dedi. Yaraların geç iyileşmesine sebep olarak da vücudunda kendini iyileştirme mekanizması iyi çalışmıyor, bu yüzden çok geç iyileşiyor yaraların; ayrıca tenin çok hassas bu yüzden sert şeyleri yememeye çalış dedi. Peki deyip tedaviye başladık, ama bir yandan da içimizde bir şüphe başka ünlü doktorlara gittik cevap hep aynı; Behçet. Sadece Hacettepedeki bir doktor; "Behçet olamaz; bu çocuğun hem yaşı Behçet için çok küçük, hem de 3 majör bulgudan sadece 1 tanesi o da ağız yarası tutuyor başka bir şeydir bu" dedi. Ama onun dışında tüm doktorlar Behçet dediği için, başka hastalık peşinde koşturmadık ve ben tüm o doktorların yanlış tedavileri yüzünden, hem iç organlarım zarar gördü, hem de 1.60 boyumla 62 kg'ya ulaştım. Şimdi o Cerrahpaşalı doktoru çok ünlü kanallarda konuşurken gördükçe aklıma o günlerde bana kafasına göre koyduğu o tanı ve saçma açıklamaları ile böbreklerimi öldürecek ilaç için "ömrünün sonuna kadar bu ilaçla yaşamak zorundasın" deyişi geliyor. "O ilaçlar yüzünden benim yumurtalıklarımda kist oldu ve ameliyat olmak zorunda kaldım." diye yüzüne bağırasım geliyor ve muayenehanesine ödenen her kuruşu haram ediyorum. Hatırlayınca yeniden kan beynime sıçradı ve konudan uzaklaştım.
Seneler sonunda öğrendik ki, aslında ağız yarası demek bir çok hastalığın sebebi olabilir demekmiş ve o ağız yaralarının sebebi aslında bağırsakda oluşan yara imiş. Dahası bu yaşadıklarımdan sonra benim gibi bağırsak hastası insanlarla karşılaştığımda öğrendim ki bir çok kişiye de benim gibi önce Behçet tanısı konmuş. Sonrasında iki ayrı zamanda Behçet tedavisi gören 2 kişiyle tanıştım ve onlara yaşadığım bu hikayeyi anlatıp, bağırsaklarını kontrol ettirmelerinde fayda olabileceğini söyledim ve ne mi oldu? İkisi de aslında bağırsak hastası çıktı. Demem o ki ağız yarası behçet demek değildir, bir çok hastalığın ve özellikle de bağırsak hastalığının sebebi olabilir.
İlk önce bacaklarımdaki ağrı nedeniyle romatolog'a gittim ve bana ankilozan spondilit denen iltihaplı omurga romatizması teşhisi koydu.ilaçlarımı kullanmaya başladıktan 3 hafta sonra rahatsızlandım,ilaçlar yan etki yaptı. Bunun sonucunda başka bir romatolog'a gittim ve bana böyle bir hastalığımın olmadığını ilaçları bırakmamı söyledi. Neyse bende bıraktım bundan 3-4 hafta sonra bulantısız kusma, iştahsızlık ve büyük tuvaletimi yapmada sıkıntılar yaşadım ve kilo kaybımda oldu.En sonunda gastrolog'a muayene oldum hem endoskopi hem de kolonoskopi işlemi yapıldı.Tahliller sonucunda crohn hastası olduğum ve ayrıca reflümünde olduğu söylendi. Şimdi 500 mg lık Pentasa hapı kullanmaya başlayacağım. Ama günde 8 tane. Sabah 3 öğlen 2 akşam 3. Tecrübelerinizden yararlanmak isterim.
YanıtlaSilElimden geldiğince paylaşıyorum ancak ben ne yazık ki doktor değilim ve tecrübelerim yaşadıklarımdan ibaret. Size çok ama çok geçmiş olsun; benim size tavsiyem 1den çok doktordan teyit almanız.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba,2 yıldır crohn teşhisi 1 yıldır ilaç tedavisi görüyorum. Ama ağzımda oluşan özellikle dişetlerimdeki yaralar mahvediyor, siz buna kendinizce bir iyietme yolu bulabildiniz mi?
YanıtlaSilBen doktor değilim elbette ama naçizane kendi yaptıklarımdan bahsedebilirim. Öncelikle sigaraya dokunuyorum, içilen ortamda durmuyorum, nikotin olduğu için patlıcana da dokunuyorum son olarak da ceviz hiç ama hiç yemiyorum. Yemek yerken yanağımı, dudağımı kesecek sertlikte bir şeyi yiyeceksem bile küçük parçalara bölüp yiyorum ki ağız içinde herhangi bir yerimi kesmesin.Bunun dışında ilaçlarımı düzenli içtikten sonra geçti tüm o aftlar umarım sizinki de geçer.
Sil